Türkiye’deki bireysel bağışçılık alanındaki eğilimler, sivil toplum algısı, bağış yapma motivasyonları gibi konuların ele alındığı ve STK’ların eylem planlarını oluştururken çokça yararlanabilecekleri bir araştırma, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TUSEV) tarafından yayınlandı. Gelin Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması‘nın en çarpıcı verilerine ve bu verilerden hareketle neler yapabileceğimize birlikte bakalım.
Öncelikle daha önce de dile getirdiğimiz gibi bağışlar, sivil toplum kuruluşlarının gelir kaynakları arasında önemli bir yer tutuyor. Koç Üniversitesi Saha Araştırmaları Merkezi tarafından yürütülen araştırmada Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Dernekler Genel Dairesi Başkanlığı’ndan edinilen bilgiye göre “2014 yılında bağış ve yardım gelirleri derneklerin toplam gelirlerinin %40’ını, vakıfların toplam gelirinin ise %39’unu oluşturuyor.” Dolayısıyla bağış söz konusu olduğunda göz ardı etmememiz gereken ve Türkiye’deki sivil toplum algısına dair çokça veriyi barındıran bir kaynaktan söz ediyoruz.
Bireysel bağışçılık ve hayırseverlik araştırmasının belki de en çarpıcı sonuçlarından biri, kişilerin yardım faaliyetlerini ve bağışlarını bir kurum aracılığıyla değil ihtiyaç sahibi kişilere elden gerçekleştirmeyi tercih ediyor oluşları.
Bu durumun öncelikli nedenleri arasında ise şunları görüyoruz:
- Kurumlara büyük meblağlarda ve düzenli bağış yapılması gerektiğine dair inanç
- Kurumlar ve kişiler arasındaki iletişim kopukluğundan kaynaklı bir güven ilişkisinin yokluğu
Küçük miktarda ve düzensiz bağış yapma önündeki teknolojik engeller kaldırıldığında bu oranlarda bir miktar değişiklik gözleneceği ileri sürülebilir. Zira yeni bağış yapma yöntemleri arasında en popülerinin buna imkan veren, cep telefonundan mesaj atarak bağış yöntemi oluşu da bu görüşü destekliyor.
Raklet, bağış sürecini mümkün olduğunca kolay hâle getirerek destekçilerinizin, kurumunuza kendi belirledikleri miktarda ve diledikleri sıklıkta bağış yapabilmelerini sağlıyor. Küçük de olsa bağışlarının ne denli önemli olduğunu kendilerine hissettirmek ise kurum olarak kendileriyle ne denli güçlü bir iletişim geliştirebildiğinize bağlı.
Bağışın temeli güven duygusu
Topluluğunuzla güçlü, sağlıklı bir iletişim kurmanın kurumunuzun başarısı için ne denli önemli olduğunu bu platformdaki çeşitli yazılarımızda çokça dile getirdik. Nitekim Raklet’i bir iletişim yönetim platformu olarak tanımlamamızın nedenlerinden biri de bu. Üye, gönüllü ve bağışçılarınızı yakından tanıyıp kendileriyle şeffaf, sürekli ve özenli bir ilişki yürüttüğünüzde ise bireysel bağışçılık motivasyonu için en temel gereksinim olan güven duygusu da kendiliğinden gelişiyor.
Bağışçılarla iletişimi sürdürmenin önemi
Kurumunuza yapılmış bir bağışı size tanınan bir şans olarak düşünebilirsiniz. Tek seferlik bir bağışı sürekli bir desteğe dönüştürmek elinizde. Nitekim somut bir şekilde görebildiğimiz gibi ilk bağış sonrası yaşanan deneyim sonraki bağışlarda belirleyici bir rol oynuyor.
Bu deneyimde şeffaflığı artırmak oldukça önemli. Bağışçılarınıza desteklerinin ne denli önemli olduğunu, hangi projelerde kullanıldığını ve hangi somut sonuçların elde edildiğini göstermek iyi bir yol.
Raklet’le destekçilerinizle yürüttüğünüz bağış kampanyaları hakkında güncellemeler paylaşmanız ve iletişiminizi istikrarlı bir şekilde sürdürebilmeniz çok kolay. Kişiselleştirilmiş toplu ya da bireysel email ya da sms’lerle bunu kolaylıkla gerçekleştirebilirsiniz.
TUSEV’in yayınlamış olduğu araştırma sonuçlarının da bir kez daha göstermiş olduğu üzere Türkiye’de sivil toplum ve bağışçılık kültürünün gelişmesi için toplum ve STK’lar arasında bir güven ilişkisinin oluşması ve iletişimin sağlıklı/sürekli bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşıyor. Raklet ise tam de bu sorunlardan yola çıkıp süreçteki teknolojik bariyerleri ortadan kaldırarak, hem bağış sürecini kolaylaştırıyor hem de topluluğunuzla olan iletişiminizi güçlendiriyor.